8.BÖLÜM: ZATÜRRE
Kaan'ların evi, eskiliğinden artık ne renk olduğu belli olmayan bir koltuğun üzerindeyim. Tam olarak "oturuyorum" diyemiyorum. Biri beni bu koltuğun üzerine bırakıp da gitmiş gibi. Biblo gibi duruyorum. Ellerimi nereye koymalı, nereye bakmalı, getirdiği poşetleri açan Firuzan'a kalkıp yardım etmeli mi bilmiyorum. Hava bugün hafif esiyor, Akın da hasta diye içeride oturmaya karar verdik. Akın dışardaki sandalyeleri içeri taşımak için kalktı. Peşinden gidecektim ki "Aman abi otur." diyerek beni bu ait olmadığım koltuğun üzerinde bırakıp gitti. Öyle bir yabancılık hissi ki, köprü altındaki kartonlarım bu oturduğum koltuktan bin kat daha yumuşakmış gibi. Kaan ve Firuzan fısır fısır konuşup gülüşüyorlar. Ne dediklerini duymuyorum. Bağıra bağıra konuşsalar yine de duyamayacak gibiyim. Akın elinde sandalyelerle içeri girdi, masanın etrafına dizdi. Kaan masaya tabakları getirmeye başladı, Akın'ın yanağından bir makas aldı: - Hastalığın geçmedi mi daha abisinin ...